Uçuruma Doğru Dip Gaz Küresel Ekonomi!

Sanki küresel ekonomi gelişmeye, büyümeye ve ileriye doğru koşmaya çalıştıkça her defasında arkasından birisi çekiyor ve yavaşlamasına sebep oluyor. Büyümesi bakımından birçok engelle mücadele eden küresel ekonomi, verilere baktığımızda mücadele etmekten yorgun düşmüş ve aldığı darbelerin ardından pes etmeye yüz tutmuş bir boksör gibi round’un bir an önce bitmesi için saniyeleri sayıyor.

Dünya, ekonomik ve ticari savaşların havada uçuştuğu nadir dönemlerden birini yaşıyor ki bu dönem gelişen ekonomileri birer birer yavaşlamaya yönlendirirken, çoğu gelişmekte olan ekonomiyi ise ya yavaşlatıyor yada resesyona sürüklüyor. Tabiki gelişen ve gelişmekte olan ekonomilerin kendi içerisinde verdiği parasal ve politik kararların resesyona girmelerinde etkisi büyük olsa da küresel ekonominin de eş zamanlı yavaşlaması adeta yaraya tuz basıyor.

Güncel ticaret savaşlarının başrolünde çoğu zaman Amerika’nın olduğunu biliyoruz. Bir önceki makalemizde detaylı bir biçimde incelediğimiz ABD-Meksika gerginliği, Meksika’nın kaçak göçmen problemine çözüm bulacağını vaad etmesiyle şimdilik sona ermiş gözüküyor. ABD Başkanı Trump’ın, Çin’in yanısıra Japonya, İran, Almanya, Avrupa Birliği, Kuzey Kore, Meksika, Rusya ve Suriye gibi birçok ülkeyle hem politik hem de ekonomik olarak gerginlik yaşadığını biliyoruz. Birçok cephe açmış durumda olan ABD ise sadece karşı cephe ülkelerin ekonomik kalkınmalarını yavaşlatmakla kalmıyor, kendi ekonomisini dahi karşı ülkeler kadar olmasa da yavaşlatıyor. Bu gelişmeler ise doğal olarak küresel ekonomiyi de sarsıyor.

Amerika ve Çin Ticaret Savaşları

Trump daha ABD Başkan adayı olduğu dönem olan 2016 yılının Haziran ayında Çin ile ticaret savaşına girişeceğinin sinyallerini vermişti ve başkan olduktan kısa bir süre sonra çalışmalara başladı. 2018 yılıyla beraber Çin’den ithal edilen belirli ürünlere gümrük vergisi uygulamaya başlayarak ABD-Çin ticaret savaşını başlattı. Her ne kadar ekonomik göstergeler bakımından ABD’nin Çin’den daha ileride olduğunu bilsek de her iki ülkenin de bu ticaret savaşından yara alıyor olduğunu görüyoruz. İki ülkenin Manufacturing PMI (üretim-satın alma yöneticileri endeksi) verilerine ABD-Çin ticaret savaşının resmen başladığı yıl olan 2018’den itibaren baktığımızda iki ülke PMI’ında da sert düşüşü görebiliriz. PMI’lardaki bu sert düşüşü yalnızca ticaret savaşına bağlamıyoruz fakat verilerdeki etkisinin hayli yüksek olduğu ise bir gerçek!

Kısa not: PMI endeksi, ülkelerin büyüme tahminlerini en iyi şekilde açıklayabilen endekslerden birisidir. 50’nin altındaki endeks puanı ekonomide kötü gidişat beklentilerini göstermekte, 50’nin üstü ise ekonomide büyüme beklentisinin olduğunu göstermektedir.

Yukarıda grafiklerini sunmuş olduğumuz iki ülkenin PMI’larını incelediğimizde ABD’nin 2018’den bu yana 56 üzeri seviyelerden sert düşüşünü sürdürdüğünü ve nötr seviye olarak adlandırılan 50 noktasına çok yaklaştığını görüyoruz. Çin PMI’ın da ise durumun daha sıkıntılı olduğunu söyleyebiliriz. 2018 yılında bile nötr seviyesine yakın olan Çin’in aslında ticaret savaşına kötü zamanda yakalandığını görebiliyoruz ki son dönemde Çin tüm devlet teşviklerine rağmen 2018 yılının Ekim ayından bu yana 50 seviyesinin altından tam anlamıyla kurtulabilmiş değil.

Bu iki süpergücün ticari savaşları ise küresel ekonomiyi derinden sarsmaya devam ediyor. Hali hazırda dünyanın her bir yanında yaşanan olumsuz diplomatik, ekonomik ve askeri gerilimler piyasaları endişelendirerek yatırım ve ticaret yapmaktan geri çekilmelerine sebep olarak ekonomilerin potansiyel verimliliğini ve sıcaklığını yansıtamamasına sebep oluyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bazı ülkeler dışında ABD, Avrupa Birliği, Japonya vs. gibi birçok ülke ve bölgede faiz oranları sıfıra yakın veya eksideyken bile piyasaların yatırımdan uzak durmasının bir sebebi olmalı ki o sebeplerin en büyüğü şuan için ABD-Çin ticaret arbedesi olarak gözüküyor. ABD ve Çin PMI endekslerinin yanı sıra, Avrupa Bölgesi’nin 2019 Ocak ayından bu yana düşüş trendinde ve an itibariyle 47.4 ile nötr noktasının altında olduğunu da belirtmekte fayda var.

Bu olumsuz verilerin küresel ekonomiye olan etkisini incelememiz gerekirse, özellikle Amerika’nın PMI endeks trendinin küresel ekonomi için ne kadar önemli olduğunu net bir şekilde görebiliriz.

Yukarıdaki grafikte ABD ve ABD hariç tüm dünya PMI endekslerinin birbirine çok benzer trendlerde hareket ettiğini ve ABD Hariç Tüm dünya PMI endeksinin nötr seviyesi olan 50’nin altında seyrettiği ve ABD’nin de Haziran sonundaki G20 zirvesinde olumlu bir gelişme yaşanmaması yada FED’in parasal genişlemeye yanaşmaması halinde Amerika’nın da nötr seviyenin aşağısına doğru yol almaması çok zor bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor.

G20 Zirvesi’nin Önemi

Haziran ayının son haftasında Osaka, Japonya’da gerçekleşecek olan G20 zirvesi birçok yönden önemini koruyor. ABD Başkanı Donald J. Trump ve Çin Başkanı Xi Jinping’in G20 zirvesinde yapacağı muhtemel görüşme merakla bekleniyor. Trump, geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray’ın Red Rose Bahçesinde yaptığı açıklamada Çin lideri Xi’nin G20 zirvesinde Trump’la görüşmemesi halinde Çin ürünlerine karşı uyguladığı gümrük vergilerini 300 milyar dolarlık yeni ürüne de uygulayacağını belirtti. Piyasalar ise görüşmelerin mutlaka gerçekleşmesini ve mümkünse ilk fırsatta ticaret antlaşmasının imzalanmasını adeta dört gözle bekliyor olacak. Şu anki durum da bile yavaşlayan ve durağanlaşan küresel ekonomi, olumsuz bir G20 buluşması sonrası muhtemelen resesyona doğru yol alacaktır.

Ekonomik yavaşlamayı durdurabilecek önemli önlemlerden veya kozlardan birisi olan faiz indirimi ABD dışında Avrupa ve Asya’da faizlerin hali hazırda 0’a yakın olması sebebiyle kullanılamayacak.

FED ve Faiz Patikası

Amerika Merkez Bankası (FED) son dönemde ise, hem iç hem küresel piyasaların verilerini de dikkate alarak, sert bir dönüş yaparak faiz indirimi sinyalleri veriyor. Yavaşlayan küresel ekonomi, gitgide kızışan ABD-Çin ticaret savaşları ve geçtiğimiz günlerde açıklanan ABD enflasyon verisi, FED’i faiz indirimine yönlendiriyor. Son dönemde asıl hedef olan %2’nin de üzerinde bir enflasyon oranı isteyen ABD’de son açıklanan yıllık enflasyon oranı olan %1.8 ile faiz indirimi ihtimali daha da güçlendi. Bu yıl içerisinde iki defa 25er baz puanlık (%0.25) yani toplamda 50 baz puanlık (%0.5) faiz indirimi beklenmeye başlanmış durumda ki bu ABD merkez bankasının da yerel ve küresel muhtemel ekonomik yavaşlamaya önlem almaya başlayacağı olarak algılanıyor. Son toplantıda faiz oranını sabit tutan FED, G20 zirvesindeki muhtemel Trump-Xi görüşmesini bekleyecek.

Çin’le ticaret antlaşmasının gerçekleşmesi halinde, ABD merkez bankası faiz indiriminde acele etmeyip piyasaların canlanmasını öngörerek beklemeyi düşünebilir fakat G20 zirvesinde iki lider arasında ticari yönden kılıçlar çekilir ve karşılıklı gümrük vergileri artar ise, tüketici harcamalarında belirgin bir düşüş yaşanacağından FED faizleri bir an önce aşağıya çekecektir.

Şimdilik, FED’in faizleri indirme ihtimalinin artışı ABD dolar endeksinin düşmesini sağladı ki bu doların çekiciliğini azaltarak güç kaybetmesini ve özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin belli bir süre için de olsa nefes almasını sağlayacaktır.

Eğer beğendiyseniz, lütfen paylaşınız...

Mehmet Cihat Altay

2 thoughts on “Uçuruma Doğru Dip Gaz Küresel Ekonomi!

  1. Amerika’nin amaci 3.dunya savasini baslatip dolar daki tum dunya ulkelerinin parasinin uzerene yatmak olmasin baska careside yok.Aksi takdirde ozellikle Çin,Meksika,Japonya gibi önemli ulkeler ile suni krizler yaratip bilerek kendi ekonomisini yavaslatip faizleri dusurerek kendi ulkesine dolar girisini engellemesi bunun yaninda sicak paranin olasi gidebilecegi gelismekte olan ulkeleride istikrarsizlastirarak paranin o pazarlarada girisini onlemeye calismak cok ilginc tek yol 3.dunya savasi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir