TL üzerindeki baskılar! İBB Seçimleri ve S-400!
Avrupa’dan ve Çin’den gelen ekonomik verilerin yönünün değişken olması (son dönem verileri negatif yönde), Brexit’in hala bir muamma olması, Trump’ın üst üste açtığı ticari ve politik cepheler gibi gelişmeler küresel piyasaları sarsmaya devam ederken geleceğe yönelik ortadaki kara bulutları dağıtmaya yardımcı olmuyor.
Türkiye ve Gündem
Ülkemizde ise yüksek dikkatle ekonomimize yoğunlaşmamız gerekiyor. Yüksek enflasyon, yüksek faiz ve Türk Lirası’nın ABD Doları’na karşı güç kaybetmesine şahit olduğumuz bu dönemde ülke olarak olabildiğince Türkiye ekonomisini sömüren bu sarmaldan kurtulmak için ekonomik ve yapısal reformları hızla uygulamaya koymamız gerekiyor.
Türkiye olarak ana gündem maddemizin ekonomimizi güçlendirmek olması gerekiyor ve bu süreçte geçici çözümler bir yana kalıcı çözümlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Çünkü geçici çözümler artık çözüm olmaktan ziyade önümüzdeki dönemde külfet olarak karşımıza çıkabiliyorlar.
Geçici çözümler ekonomimize 3 veriyorsa 5 geri alıyor.
Son dönemde ülke olarak ekonomiye odaklanmıştık ki iki başlık dikkatimizi dağıtmaya ve odağımızı değiştirmeye yetti ki bu iki başlık da ekonomik verilerini sarstı. Başlıklardan birisi ABD ile Türkiye arasındaki S-400 gerginliği iken bir diğeri ise 23 Haziran’daki tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimleri oldu.
Enflasyon ve İBB Seçimleri
Bir ekonomist olarak siyasetten bağımsız ve objektif bir perspektifle değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Yurtdışından gelen sıcak paranın hangi ülke olursa olsun seçim dönemleri arifesini bir belirsizlik dönemi olarak görmeleri sebebiyle tercih etmedikleri aşikar ki Türkiye’de ki 31 Mart seçimlerinin İBB için olan kısmının 23 Haziran’a taşınması belirsizlik süresini uzatarak muhtemel olan sıcak para girişini bir bakıma durdurdu. Bu süreç içerisinde USDTRY’nin yükseldiğini (sıcak para çıkışı) ve enflasyonun yine 20’lere yakın seyrettiğini görüyoruz.
Az önce de bahsettiğimiz gibi bu ekonomik sonuçlara sebep olan tek konu IBB seçiminin tekrarlanması değil. Yukarı da belirttiğimiz S-400 konusuna ise makalemizin ilerleyen bölümlerinde değineceğim.
Son Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu’nda bir haftalık repo faizi olarak belirtilen faizin zaten %24’te sabit bırakılması bekleniyordu fakat “Merkez Bankası’nın Faiz Kararı ve USDTRY..” adlı makalemizde bahsettiğimiz gibi PPK toplantı sunumundan çıkarılan bazı cümleler piyasalarda parasal sıkılaşmada yumuşama belirtisi gibi hissedildiği için USDTRY’de yükselme meydana geldi.
Son açıklanan Mart ayı yıllık enflasyon oranı olan %19.71’ken bir önceki ayın enflasyon oranı olan %19.67’ye oranla neredeyse aynı olduğunu belirtelim. Türkiye’nin enerji-petrol’de net ithalatçı olması ve petrol fiyatlarının son dönemde yükseliş trendinde olması enflasyonun inişini engelleyen önemli faktörlerden yalnızca bir tanesi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası enflasyonu düşürmeye çalışırken aynı zamanda USDTRY kurundaki sert dalgalanmalara da engel olmayı hedefliyor. TL’deki baskıyı hafifletme amacıyla Mart’ın son haftasında piyasaya döviz satan Merkez Bankası, son haftalarda bir haftalık repo ihalelerini geçici süreliğine durdurarak bir haftalık repo faizi olan %24 ile TCMB’den borçlanan bankaları gecelik borçlanma faizine yani %25.5’lara yönlendirdi. Aslında kısaca TCMB açıklanan faizi %24 gözükse de koridor kanalıyla geçici süreliğine %25.5’e taşıdı. 12 Haziran’da gerçekleşecek olan PPK’da açıklanacak faiz kararı ise yerel ve küresel piyasalarda merakla bekleniyor.
USDTRY Paritesi
Önceki makalemizde bahsettiğimiz USDTRY’deki baskılara sebep olan SWAP faizi ve Nisan’daki Financial Times’ın TCMB net rezervleri hakkındaki haberlerine ise yeni haberler eklenerek kurdaki dalgalanmaların negatif yönde devam etmesine sebep oldu. Geçtiğimiz hafta Reuters’te yayınlanan haberde Türk Kamu Bankalarının Asya borsasında döviz sattığı haberi ile USDTRY 6.24 civarından 5.96’lara kadar gerilese de son günlerde 6.04 noktasında ve yatay seyrediyor.

ABD-Türkiye ve S-400 Sorunu
S-400 konusu son zamanlarda ülkemizi ekonomik açıdan zorlayan ana konulardan bir diğeri olarak gündemden düşmüyor. Nato müttefikimiz ve aynı zamanda F35 savaş uçaklarını alacağımız ülke olan Amerika S-400 konusunda katı bir tutum sergileyerek Türk Lirası üzerinde baskı oluşturuyor. S-400’ün tesliminin en geç Temmuz’da yapılacağının açıklanmasıyla beraber ABD bu durumda F35 uçaklarının tesliminin sıkıntıya gireceğini ve hatta Türkiye’ye yaptırım uygulayabileceğinin sinyalini veriyor. Trump’ın muhtemel ziyaretinin Temmuz ayında olacağını düşündüğümüzde yoğun bir döneme politik girildiğini söylemek mümkün! Türk Lirasında baskı oluşturan bu konunun sürekli yeni bir haberle güncelleniyor olması USDTRY paritesinde dalgalanmalara sebep oluyor. Bilindiği üzere bu tür dalgalanmalar yalnızca al satçı yatırımcıları piyasaya dahil ediyor ki bu sıcak para aslında daha da çok dalgalanmaya sebep oluyor.
CDS (Credit Default Swap) yani Türkçe’de Kredi Temerrüt Takası olarak bilinen CDS primi bir ülkedeki yatırım riskini yada başka bir deyişle borçlanma maliyetini belirten bir oran olarak açıklanıyor. Türkiye’nin CDS primi ise 2008 yılından bu yana en yüksek dönemini yaşıyor. CDS primi yüksek olan ülkelere borçlanma maliyetinin yüksek olması sebebiyle sıcak paranın (döviz) girmemesi USDTRY paritesinin düşmek yerine yükselmesine sebep olan önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Ekonomik, jeopolitik ve siyasi gerilimler CDS oranını yükseltiyor.
Geçtiğimiz günlerde Reuters’te yayınlanan “Türkiye S-400 alımını 2020’ye ertelemeyi planlıyor” haberi bile Türk Lirası üzerindeki baskıyı hafifletmişti. Konunun kökten çözülmesinin önemli derecede baskıyı hafifleteceği aşikar gözüküyor.
S-400 gerilimini olumlu olarak sona erdirecek siyasi gelişmeler, merkez bankasının parasal sıkılaşma yolunda atacağı önemli adımlar ve ardından 23 Haziran’daki İBB seçiminin ardından seçimsiz bir süreç USDTRY üzerindeki yoğun baskıyı büyük oranda kaldıracaktır ve TL’nin ABD dolarına karşı değer kazanmasına yardımcı olacaktır. Bunlardan biri veya birkaçı uygulanmaz ise Türk Lirası’nın bu baskıyla başa çıkması zorlaşacak ve böylece enflasyon ile faizi indirmek için daha uzun ve zorlu bir süreç yaşayabiliriz.
Parasal sıkılaşmaya devam etmeli ve S-400 sorununu bir şekilde çözüme kavuşturmalıyız.