Sıcak Gündem ve Yaklaşan Faiz Kararı!
Birbirinden ağır başlıkların ardı ardına geldiği bir dönemece giren dünya gündemi bu virajı pek de sağlıklı bir şekilde dönecek gibi gözükmüyor. Her ne kadar ABD ve Çinli yetkililerin önümüzdeki günlerde Washington’da yüzyüze gerçekleştireceği ticaret müzakereleri olumlu bir haber başlığı gibi gözükse de küresel piyasalar şimdilik bu konudaki karamsarlığını koruyor. Brexit başlığı ise başta İngiltere ve Avrupa olmak üzere tüm dünyaya baş ağrısı olmaya devam ediyor. Türkiye ise hem ekonomik hem jeopolitik hem de askeri yönden yoğun bir gündem içerisine girmiş durumda.
Nispeten Verimli Geçen İki Ay..
Özellikle son iki aydır ekonomik veriler bakımından nispeten olumlu sinyaller vermeye başlayan Türkiye’de baz etkisinin de yardımı ile yıllık enflasyon oranı Eylül ayında %9,26’ya gerilemiş ve politika faizlerinin inişi için yol açmaya devam etmişti. İki ay içerisinde politika faizini toplamda 750 baz puan indiren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) enflasyondaki düşüş eğilimini takip etti.
TCMB’nin bu denli sert faiz indirimlerini teşvik eden yerel ve küresel bazı unsurlar dikkat çekti. Küresel ekonomide söz sahibi olan birçok ülkenin, özellikle ABD’nin ve AB bölgesinin faizleri aşağıya çekiyor olmaları, merkez bankasını teşvik eden en önemli unsurların başında geliyordu. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde karşı karşıya kalınan yüksek enflasyon sebebiyle oluşan baz etkisi avantajı, Türkiye 5 yıllık CDS (risk primi) oranının son dönemde düşüş eğilimine girmesi, kurdaki oynaklığın nispeten azalması ve istikrarlı hareketleri TCMB’nin elini rahatlatan etkenlerden birkaçı idi.

İkinci YEP ve Beklentiler..
Geçtiğimiz hafta ikincisi açıklanan Yeni Ekonomi Programı’na (YEP) baktığımızda geçen yılki YEP’e oranla iyileştirilmiş enflasyon oranı dikkat çekiyor. İlk YEP’te açıklanan 2019 yılsonu enflasyon beklentisi %15.9’ken ikinci YEP’te ise %12 olarak değiştirildi. 2020 sonu enflasyon beklentisi ise ilk YEP’te %9.8 iken ikinci YEP’te %8’e çekildi. Politika faizi oranı her ne kadar günümüzün enflasyonuna bakılıp açıklanıyor sanılsa da aslında önümüzdeki yılın enflasyon oranı beklentisi baz alınıyor. Burada hem günümüzün hem de önümüzdeki yılın enflasyon oranının benzer oranlarda olması TCMB’nin elini güçlendiren etkenlerden bir diğeri olarak göze çarpıyor. Bu beklentilere göre 24 Ekim’de gerçekleşecek olan TCMB para politikaları kurulu toplantısında politika faizinin sert bir şekilde düşürülebileceği düşünülebilir. Fakat ikinci YEP programının üzerinden iki hafta geçmeden yerel ve küresel birçok konunun TCMB ve YEP enflasyon beklentilerine engel olabilecek hususlar olarak öne çıktığını belirtmekte fayda var.
Artık, geçtiğimiz iki aydan, Türkiye ekonomisi açısından fırsatlar sunmuş bir dönem olarak bahsedebiliriz. Son günlerde yoğunlaşan yerel ve küresel gündem, geçtiğimiz iki ay boyunca elde ettiğimiz olumlu etkenlerin birer birer erimesine neden oluyor.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki terör tehlikesi nedeniyle uzun zamandır sınıra paralel bir güvenli bölge koridoru amacıyla askeri operasyon sinyalleri veriyor ve bu konuda bölgede operasyonlarına devam eden ABD ile müzakerelerini sürdürüyordu. Geçtiğimiz haftasonu iki ülke başkanının telefon görüşmesiyle olumlu sonuçlanan müzakerelerin ardından Beyaz Saray, Türkiye’nin yakında Suriye kuzeyinde planladığı askeri harekatın başlayacağını ilan etmişti. Bu açıklama her ne kadar ABD – Türkiye ilişkileri açısından olumlu bir gelişme olarak gözükse de askeri harekatın yakında başlayacağı haberi Türk lirasının güç kaybetmesine ve uzun zamandır nispeten durağan seyreden USDTRY paritesindeki volatilitenin çoğunlukla yukarı yönlü odaklanmasına neden oldu. Beyaz Saray’ın Türkiye hakkındaki açıklamasının ardından ABD’de çoğunlukla Trump muhaliflerinin oluşturduğu topluluğun tepkilerini yumuşatma amaçlı twitler atan Trump özellikle Türkiye ekonomisini hedef alan sert mesajları ile kurun yukarı yönlü hareketini hızlanmasına neden oldu.
Kısa Dönemdeki Dezavantajlar..
Askeri harekat hazırlıklarının son aşamaya gelmesiyle harekatın bugün itibariyle başlamış olması ve USDTRY paritesinin yukarı yönlü hareketi ile Eylül başından bu yana sürdürdüğü düşüş eğilimini sonlandıran 5 yıllık CDS primi yönünü sert bir şekilde yukarı çevirdi.
Küresel ekonomideki durağanlık sebebiyle parasal genişleme ve faiz indirimi politikalarını hızlandıran ülkelerin ve bölgelerin birçoğu politika faizlerinde dip noktaya ulaşmış durumda. Faizi bir süre daha indirilebilme fırsatı olan ABD’yi bir kenara ayırırsak, Avrupa ve İngiltere gibi büyük ekonomilerin faiz indirimlerinde son birkaç hamlesi kalmış gibi gözüküyor.
Eksi faizin bankacılık sektörüne faydalı görülmemesi ve bugüne kadar küresel konjonktürde uygulanan faiz indirimlerinin ekonomide istenen canlanmayı sağlayamamış olması merkez bankalarını başka çözüm yollarına itmeye başlamalı diye düşünüyorum.
24 Ekimde gerçekleşecek olan TCMB PPK toplantısına iki hafta kadar kalmışken, son günlerde yaşanan gelişmeler faiz kararının önemini daha da arttırmış durumda.
Sağduyulu Kararlar..
Gerginleşen ABD -Türkiye ilişkileri, bugün itibariyle başlayan Suriye Barış Pınarı Harekatı, ABD Başkanı Trump’ın piyasaları sarsan spontane twitleri, tekrardan sert dalgalanmaya başlayan USDTRY paritesi ve yönünü tekrar yukarı çeviren CDS primi gibi hususlar TCMB’nin özellikle önümüzdeki para politikaları kurulunda ekstra sağduyulu kararlar almasını gerektiriyor.
Elbette politika faizi daha da inmeli fakat enflasyonun bir kez daha kontrolden çıkmasını istemiyorsak, seri ve gereğinden fazla faiz indiriminden kaçınmalı, USDTRY paritesini göz önünde bulundurmalıyız! Ne de olsa bir yıldan uzun suredir yaşadığımız yüksek enflasyon sıkıntısı (maliyet enflasyonu) Ağustos 2018’de yaşadığımız kur şoku ile patlak vermişti.
Çok iyi Cihat bey
Süpersin
Çok beğendim yazıyı
Başarıların daim olsun
İnşallah
Mekki Bey,
Kıymetli yorumunuz ve dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Bir sonraki makalemde buluşabilmek umuduyla..