Kaliforniya Rüya İdi, Kabusa Dönüştü!

Berkeley’deki California Üniversitesi’nden malzeme bilimleri doktoramı aldıktan hemen sonrasında, 50 60 km uzaklıktaki Silikon Vadisindeki 4 çip şirketinden iş teklifi aldım. Bugünde çoğu kişinin yakından bildiği İntel AMD şimdilerde olmayan AMI ve sonuncusu da yeni başlayan Cypress Semiconductor idi. Şirketi başlatan TJ Rodgers adında renkli dediğim dedik akıllı ve zor bir patrondu. Hemen hemen her konuda bir görüşü vardı ve bunları dile getirmektenten hiç geri kalmazdı. Sanırım 1985 ya da 1986 Fortune dergisi onu vadinin en sert patronu seçti. Fakat buna rağmen meslek hayatımda turlu alışkanlıklarımı bu adamdan aldım dersem yalan söylememiş olurum. Özellikle zaman yönetimi olsun tüm çalışanları zamanında hiç bir şey saklamadan bilgilendirmek, çalışanların özellikle değer yaratmakla yükümlü olduklarını sıkça anımsatmak gibi… TJ de öyle yapardı, cuma günleri tüm şirket çalışanlarını toplar, başarıları, sorunları söylemekle kalmaz, ödüller dağıtır ve bizlerin eski bir soğan tarlasında konuşlandırılmış binada ne büyük bir değer yarattığımızı bizlere hatırlatırdı. Bizler de göğsümüz kabarık işlerimize dönerdik. Gerçekten de Silikon Vadisi soğan tarlalarının, kayısı bahçelerinin bozulup yerine yapılan high tech şirketlerle dolu Schumpeter in 1940 larda ortaya koyduğu kapitalizmin yaratıcı yıkımın en güzel ve en başarılı örneklerinden biri oldu. İçinde yaşadığım zamanlarda bunun farkında değildim. Ta ki uzak doğuda entrepereneurship teknoloji transferi üzerinde dersler vermeye başlayana kadar. Heyecanla anlatır, hem de bomba gibi örnekler verirdim.

Dediğim gibi Silikon Vadisi o günlerde çalışmak için şahane bir yerdi. Yaratıcı yıkım her yerdeydi. Hatta şakalardan bir tanesi eğer şaşırıp da çalıştığınız şirketin yanındaki komşu şirketin park yerine arabayı bıraktıktan sonra kapıdan içeri girdiğinizde hemen size iş teklifi yapacaklardı. 1980’lerde başlayan çip devrimi, emek havuzunun üretkenliğinde en etkileyici iyileşmeyle sonuçlandı ve ABD’yi dünya liderliğine itti. Japonya ve Sovyet bloğu dağıldıktan sonra, her iki ülke de bir türlü kendine gelemedi. Üretkenlik ötesinde çip devriminden sonra onun türevleri Silikon Vadisinde yeşerdi: internet, Facebook, Google ve diğerleri. Bu yüzyılın başından bu yana, hepimiz cep telefonlarımıza yapışmış vaziyette aktif olarak birbirimizle iletişim kurduk. Hani facebook un mottosunda diyor ya ‘dünyayı yakınlaştırmak amacımız’.   Meğerse facebook Google attığımız her adimi her satın almayı takip ediyormuş. Aynen 1984 deki büyük ağabey gibi… Şimdi iş çığırından çıktı… facebook nefret dolu mesajlar ve dezenformasyonla dolu… Altın yumurtlayan kazı kimse susturamıyor. Susturmaktan daha çok yöneticiler kamuoyuna bir suru masal anlatmakla zaman geçiriyorlar…

Ama silikon vadisinde artık işler tersine döndü.

Kaliforniya rüya değil kâbusa dönüştü. Yangınlar kontrolden çıktı, itfaiyeciler covid denilen mendeburdan dolayı sevk bile edilemiyor ve ABD’nin toplam sebze tüketiminin neredeyse yüzde 50’sini yetiştiren verimli Sacramento vadisi kuruyor. Kaliforniyalıların çıkmazı o kadar korkunç ki sürüler halinde eyalet dışına taşınıyorlar, evden çalışma politikası ya da çakar yakar işe gelme politikaları nedeniyle millet Kanada ya müracaat ediyor oturma izni için… Steve Jobs’un mimari zafer vitrini, biraz da egosunun yansıması Apple’ın uzay gemisi genel müdürlükte kaptan Tim Cook yardımcısı Spock’u arıyor bu isi nasıl çözeceğiz diye. COVID 19 Kaliforniya’yı yaşamak için dünyanın en tehlikeli yeri yaptı. Daha durun… San Andreas fayının da kopup Kaliforniya’nın yarısının da denize düşmesinden bahsetmedik.

Hani bizde bir deyim var ya tüy dikmek diye… pandemi iste bunu yaptı beni ben yapan 80’lerin 90’ların güzelim Kaliforniya’sına…  Eğer Schumpeter’e inanıyorsanız, bu dış tahribat yeni ve yenilikçi disiplinlerin ve endüstrilerin yaratılmasına neden olacak ve bu da ekonomiyi tetikleyecek, her yerde yaygın tüketim oluşacak ve böylece daha fazla istihdam yoluyla büyüme devam edecek. Ne olursa olsun kapitalizmin hız kesmeden devam edeceği konusunda ortak bir kanı vardır. Ancak, salgın bize öğretti ki bu sistemle biz çok ince buzda paten yapıyormuşuz. Küçük hata payıyla yaşıyormuşuz. COVID-19 virüsü birçok sektörü sildi attı, milyonlarca işsiz, ekonomiler küçüldü, vs. ve bunu yapmaya devam edecek görünüyor. Küresel ısınma sinsice çölleşmeyi arttırıyor ve birçok toplumda ayaklanmaya neden oluyor, halkların eşi görülmemiş ve öngörülemeyen kitlesel göçüne neden oluyor. Sel nedeniyle kasırgalar ve tayfunlar birbirlerine o kadar yakın geliyor ki meteorologlar tayfunlara kasırgalara ad bulmakta zorlanıyorlar. Kapitalizmin medarı iftiharı Kaliforniya da yangınlardan göz gözü görmüyor, silikon vadisindeki 101 koridoru İstanbul un trafiğini aratmıyor, millet eyaletten kaçmayı yeğliyor, nakliye şirketleri telefonlara bile islerinin çokluğundan cevap vermiyorlar. Bu çılgın gidişatın bilincine varıp bize ders öğretecek bi şey eksik… O da uzaydan gelip dünyaya çarpacak bir asteroid. Belki o zaman kendimize geliriz ve bu çılgınca hızın sürdürülebilir olamayacağının bilincine varırız.

Eğer beğendiyseniz, lütfen paylaşınız...

Dr. Alp Malazgirt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir