Brexit Karmaşası

Brexit Karmaşası

Özellikle Mart 2019’un en önemli küresel konu başlıklarından birisi Brexit’ti. Asıl Brexit tarihi olan 29 Mart’a kadar İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılabilmek için her iki tarafa ama özellikle İngiltere’ye fayda sağlayacak bir antlaşma taslağı üzerinde yoğun bir çaba gösterdi. Hernekadar çaba sarf edilse de hazırlanan protokoller parlamentodan geçmedi ve bu olumsuz gelişmenin ardından Başbakan Theresa May Avrupa Komitesi’nden Brexit tarihininin ertelenmesini talep ederek 29 Mart olan asıl ayrılış tarihini 12 Nisan’a kadar erteleterek yeni arayışlar için vakit kazandı. Daha fazla detaya inmeden önce aşağıda belirtmiş olduğumuz soruların cevaplarını inceleyelim;

  • Brexit nedir?
  • Birleşik Krallık halkı tarafından Brexit neden istendi?
  • Bu referandumu kim, ne sebeple halka sundu?

Brexit aslında “İngilizlerin Çıkışı” nın kısaltması olarak ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılışı manasında yeni bir kelime olarak türemiştir. Avrupa Birliği’nin 28 ülkeden oluşan politik ve ekonomik bir birlik olduğunu, birbirleri arasında serbestçe ticaret yapabildiğini ve vatandaşların üye ülkeler arasında kolayca dolaşabilme, yaşama ve çalışma imkanı sağladığını (Birlik dışındaki ülkelere kıyasla) belirtmekte fayda var.

Ayrıca; Avrupa Birliği kanunlarının 50. Maddesine göre üye ülkelere birlikten istedikleri zaman da ayrılma hakkı tanınmıştır (tabi ki ayrılma bedeli ödendiği müddetçe!)

İngiltere daha önce 1963 ve 1967’de olmak üzere iki defa Avrupa Birliği’ne (eski adıyla Avrupa Ekonomi Topluluğu (AET)) başvurmuş ve iki başvurusunda da reddedilmiştir.

O zamanki adıyla Avrupa Ekonomi Topluluğuna sonunda üçüncü başvurusunda kabul alan İngiltere, 1973 yılında birliğe katılabilmiştir. 45 yıldan fazla zamandır AB’de bulunan İngiltere’de ilk günlerden beri birlik içinde bulunmaktan dolayı bir rahatsızlık hissi vardı ve o zamanlardan beri AB’de bulunmanın avantajları ve dezavantajları tartışılıyordu. İlginçtir ki; İngiltere AET (AB)’ye katıldıktan yalnızca iki sene sonra ilk Brexit referandumunu gerçekleştirerek başından beri politikacıların ve halkın hatırı sayılır bir kısmının aklının bir köşesinde birlikten ayrılma fikrinin olduğunu da belli etmiş oldu. Tabi ki AB üyesi olmanın avantajları olduğu gibi ayrılıkçı politikacıların ve halkın politik, ekonomik ve yapısal olarak eleştirdikleri çeşitli konular da var;

  • Üyelik bedeli ana sebeplerden bir tanesi olarak belirtiliyor. Brexit taraftarları AB’den ayrılmanın maliyet azalmasına fayda sağlayacağını ve böylece AB bütçesine katkı sağlamanın gerekmeyeceğini savunuyorlar. (İngiltere’nin 2016 yılında AB bütçesine yaptığı net katkı £8.5 milyar pound)
  • AB’nin İngiltere egemenliğine engel olduğu düşünülüyor.
  • Son dönemdeki göçmen krizleri ve referandumun sunulduğu dönemde ki terör olayları referandum oylarını etkiledi.
  • Ülkeye kolayca göç edilmesi ve ülkeye giren yabancı ülke vatandaşlarının istihdam konusunda yerel halka engel olması.
  • Birçok olayda İngiltere’nin AB’ye danışmadan hareket edememesi de etkenlerden bir tanesi olarak belirtilmiştir.
  • İngiltere Merkez Bankasının para politikalarında Avrupa Birliği’ne danışmadan karar alamaması gibi konular insanlara İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ülkeye fayda ve dahası bağımsızlık sağlayacağını düşündürdü.

Not: Brexit anlaşmalı veya anlaşmasız gerçekleştiği takdirde Avrupa Birliği’nden ayrılan ilk ülke olacak.

İkinci referandum olayı 2015’te David Cameron’un Brexit konusunu referandumla halka sunacağını açıklamasıyla başladı. Fakat referandum daha halka sunulmadan dönemin başbakanı David Cameron AB’de kalınmasından yana olduğunu ve buna rağmen halkın bu talepleriyle yüzleşmek gerektiğini belirtti. 23 Haziran 2016’da gerçekleştirilen referandum çekişmeli bir mücadeleye dönüştü ve sonunda 1.3 milyon oyluk farkla %51.9’a %48.1 olarak Brexit (AB’den ayrılma) yönünde sonuçlandı. Cameron ise bu beklenmeyen sonucun ardından ertesi gün başbakanlık görevinden istifa etti.

Cameron’un istifasının ardından, yerine geçen şimdiki başbakan Theresa May görevi devraldığı günden bu yana iki yıldan fazla süredir AB komitesi ve tüm AB ülke liderleriyle daha yumuşak bir Brexit için müzakerelere başladı. Müzakereler sonucunda taslak bir anlaşma üzerinde AB ile anlaşan Theresa May bu taslak anlaşmayı parlamentodan geçirmeliydi ki üç ay içinde üç defa parlamento tarafından reddedildi. Hikayenin ilginç yanlarından biri de anlaşma taslaklarını ve tüm alternatif anlaşmaları reddeden parlamento, anlaşmasız Brexit ihtimalini de reddetti. Böylece zaman hızla akıp geçerken, gelen her teklifin reddedilmesi sebebiyle parlamento da kitlenmiş duruma geldi. Taslak anlaşmanın çeşitli reddedilme sebepleri vardı ki çoğu bu anlaşmanın gerçekleşmesi halinde İngiltere’nin egemenliğini tam anlamıyla sağlayamayacağını düşünüyordu. Ayrıca asıl önemli anlaşmazlık ise AB ile İngiltere arasındaki Kuzey İrlanda (İngiltere) ve İrlanda Cumhuriyeti (AB) arasındaki sınır konusundaydı ki bu sınır İngiltere ve AB arasında karadaki tek sınırdır.

Theresa May; 12 Nisan 2019’dan önce bir anlaşma yapamamasının ardından, AB’den ekstra bir erteleme talep etti ve bu talebi kabul edildi. Artık yeni Brexit tarihi 31 Ekim 2019 fakat İngiltere daha erken bir anlaşma yapabildiği ve parlamentodan geçirebildiği takdirde 31 Ekim’den daha önce de AB’den çıkabilecek. Tabi bunun gerçekleşebilmesi için çıkış tarihinden önce hem May’in iyi bir anlaşma taslağıyla gelmesi ve herşeyi reddeden parlamentonun önümüzdeki protokolü kabul etmesi gerekecek çünkü üçüncü defa erteleme alabilme ihtimali çok zor olacaktır.

Avrupa, İngiltere’nin (AB üyesi olması sebebiyle) en önemli ihracat pazarı ve aynı zamanda en çok yatırım çektiği bölge olarak göze çarpıyor ve muhtemel ayrılışla beraber bu iki önemli avantaj son bulacak. Son dönemde birçok Avrupa firmaları ve uluslararası yatırımlar İngiltere’nin artık diğer 27 üye ülkeler ile gümrük vergisiz ithalat veya ihracat yapamama ihtimalini göz önüne alarak birer birer İngiltere pazarını terk ediyorlar. İngiltere hükümeti, AB’den ayrılma şekline göre önümüzdeki 15 yıl içerisinde ülke ekonomisinin AB’de kalma ihtimaline oranla %4 ile %9 arasında küçüleceğini öngörüyorlar.

Ülke ekonomisine daha Brexit’in onaylandığı ilk günlerden itibaren ekonomik darbe vuran Brexit karmaşası, ekonomiyi kötü yönde etkilemeye devam ediyor. Bu nedenle, İngiltere son günlerde AB’den altı ay daha izin almış olsa da olabildiğince erken sonuca gitmeleri ülke ekonomisi yönünden faydalı olacaktır. Harcanan her yeni gün zarar olarak yazıyor.

Eğer beğendiyseniz, lütfen paylaşınız...

Mehmet Cihat Altay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir