ABD’de Joe Biden Dönemi..
20 Ocak 2021 itibariyle ABD Başkanlık görevini resmi olarak Donald Trump’tan devralan Joe Biden’ı hem yerel hem de küresel başlıklar halinde yoğun bir gündem bekliyor. Dünya genelinde kovid-19 salgınından en fazla etkilenen ülke olan ABD’de artan vaka ve ölü sayıları salgının hala kontrol altına alınamadığını gösteriyor. Özellikle Mart 2020’den bu yana uygulanan tüm genişletici parasal ve mali politikalara rağmen dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD acı çekmeye devam ediyor.
Donald Trump’ın başkanlığı süresince NATO, Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü gibi üyesi veya müttefiki olduğu kuruluşlarla gerilim yaşayan ABD, Paris İklim Anlaşması, İran Nükleer Anlaşması gibi anlaşmalardan çekildiğini açıklamıştı. Joe Biden yönetiminin seçim manifestosunda da belirttiği gibi bu gibi konularda nispeten güvercin bir politika izleyeceği ve müttefikleri ile ortak çıkar hedefiyle ilişkilerini düzeltmek istediği biliniyor. ABD’nin 2050’ye kadar sıfır karbon salınımlı sürdürülebilir bir ekonomiye geçmesi gerektiğini vurgulayan Biden ayağının tozuyla Paris İklim Anlaşmasına tekrardan katılma kararını imzalayarak bu konudaki kararlılığını ilk günden göstermiş oldu. Ayrıca Biden, temiz enerji ve sürdürülebilir altyapı yatırımları için 2 trilyon dolar harcama yapacağını belirtiyor. Böylece hem temiz enerji noktasında adım atmayı, hem de kovid-19 sebebiyle halen acı çeken ekonomiye yapılacak çeşitli yatırımlar ile pansuman yapmayı hedefliyor.
Genişletici Politikalar ve Teşvikler..
Kovid-19’un ABD ekonomisine negatif etkilerini azaltma maksadıyla Mart 2020’nin ilk haftasında politika faizini %1,75 seviyesinden acil bir kararla %1,0-%1,25 aralığına çeken FED yine aynı ay içerisinde yeni bir kararla politika faizini %0-%0,25 aralığına çekmekle kalmamış devasa parasal genişleme politikalarının ilk adımlarını açıklamıştı. 2020’de Mart ayının ilk günlerinde 4,2 trilyon dolar seviyelerinde bulunan ABD bilançosu 2 Şubat 2021 itibariyle %76’dan fazla artarak 7,4 trilyon doları aşmış durumda! Bu veri, FED’in para politikası noktasında ne denli güvercin bir tutum takındığını ve kovid-19’un ABD ekonomisine ne denli büyük bir darbe vurmuş olduğunu açıkça gösteriyor. Zira tüm genişletici parasal ve mali politikalara rağmen ABD ekonomisinin toparlanması için hala uzun bir zamana ihtiyacı olduğu açık. ABD’de karantinanın ilk başladığı günlerde %14,8 gibi tarihi seviyelere çıkan işsizlik oranı karantinaların kademeli olarak kaldırılması ve tüm teşviklerle %6,3 seviyelerine kadar çekildi ki bu bile 2014 yılından bu yana ülkedeki en yüksek işsizlik oranı olarak göze çarpıyor. Borsaları günbegün rekorlar kıran ABD’de reel ekonominin toparlanmasının hızı vaka ve ölü sayılarının azalmasının hızına bağlı olacak. Salgının bitişiyle tüm bu genişletici parasal ve mali politikalarla hızla ısınması muhtemel olan ABD ekonomisi bu defa da yüksek enflasyon ve yüksek dolar endeksiyle sıkıntı yaşayabilir. Bu da önümüzdeki aylarda hem ABD hem de özellikle gelişmekte olan ekonomiler için bir başka gündem maddesi olacaktır.
Joe Biden ve yönetimi küresel politikalarına odaklanmadan evvel kovid-19 salgınının ülkede sebep olduğu hem insani hem de ekonomik trajediye dur demek zorunda. Salgının özellikle ülke ekonomisi üzerindeki negatif etkileri azalmadan Biden’dan özellikle Çin ve Rusya gibi “rakip” ülkelere karşı net bir adım atmasını beklememek gerekir.
Mükemmel bir makale olmuş, tam da dünyada covıt-19 la mücadele bitmeden hiç bir güçlü devlet aşılamanın sonucunu görmeden ekonomik olarak yeni bir hamle riski almayacaktır.tebrikler yorumlarınız için
Kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ederim.