ABD-Çin, Brexit ve Dahası..

Dünya gündemi yine oldukça yoğun bir dönemece girmiş durumda. Bir yandan Amerika-Çin ticaret antlaşması için çalışmalar sürerken, merakla beklenen FED tutanakları açıklandı. Avrupa’da Brexit konusunda İngiltere ile AB arasında müzakereler devam ediyor. Japonya’da PMI oranları 2 yıldır ilk kez daralma görünümüne geçti ki Japonya’nın üreten bir ülke olması sebebiyle ithalat ve ihracat yönünden yoğun olması bu oranın önemini daha ileriye taşıyor. Hammadde alımları yavaşlayabilir.

ABD-Çin ticaret müzakereleri ve FED tutanakları

ABD-Çin ticaret savaşı son aylarda ticaret müzakerelerine dönüşmüştü. Görüşmeler hala sürerken müzakereler için belirlenen süre 1 Mart 2019 itibariyle dolacak. Ticaret antlaşmasının yapılıp yapılmaması küresel ekonomiyi, özellikle küresel sanayi piyasasını yakından ilgilendiriyor. Donald Jr. Trump’ın son günlerdeki basın açıklamaları ve twitter’dan yazdıkları müzakerelerin olumlu yönde ilerlediğini gösteriyor. Küresel piyasalardaki endişeleri azaltan bir diğer açıklama ise ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin’den geldi; “Müzakereler olumlu yönde giderse son gün olan 1 Mart tarihini ileri bir tarihe erteleyebiliriz”.

Trump – Xi Görüşmesi

Bu gelişmeler çok önemli bir etki yaratmasa da piyasaların harekete geçmesine sebep oldu. Küresel piyasayı ilgilendiren bir diğer önemli konu ise FED tutanaklarının yayınlanmasıydı. 2018 yılında FED açıklamalarından bilindiği üzere 2019 yılında da faiz artışları ve bilanço küçültme devam edecekti. Bu açıklamalar özellikle gelişmekte olan ekonomiler üzerinde büyük baskı yaratıyordu. FED Başkanı Jerome Powell’ın güvercin açıklamalarının ardından geçtiğimiz günlerde açıklanan yarı yıllık FED tutanaklarında gelecek faiz ayarlamalarında sabırlı olacağının vurgusunu yaptı. Ayrıca bazı FOMC yöneticileri FED’in bilanço küçültmesinin bu yıl bitmesi gerektiğini belirttiler. FED’deki bu düşünce değişikliklerinin enflasyon ve istihdam oranlarının dışında küresel ekonominin yavaşlama belirtileri etkili oluyor. ABD enflasyon hedefi %2 iken son enflasyon verisi %1,6 olarak açıklanmıştı. Burada beklemeye geçilen faiz kararları için bir sonraki enflasyon oranı etkili olacaktır.

Brexit; Sert bir viraj!

Brexit meselesi ise son dönemde İngiltere ekonomisi için çok kritik bir viraj olarak öne çıkıyor. AB ile yapılacak veya yapılamayacak olan Brexit antlaşması İngiltere ekonomisini derinden etkileyecek. Brexit antlaşmasının önemini İngiltere Başbakanı Theresa May’in son iki hafta içinde 26 AB lideriyle görüşmesinden anlayabiliriz. Müzakereler devam ederken son gün olan 29 Mart 2019 ise git gide yaklaşıyor. Önümüzdeki hafta bir antlaşma zemini oluşmaması halinde 3 İngiliz Bakan Brexit tarihinin ileri bir tarihe ertelenmesini istiyorlar. Bürokratlar arasında müzakereler sürerken özel sektörde Brexit söylentileri ve etkileri öne çıkmaya başladı.

Son dönemde İngiltere’de yaşanan en önemli gelişmelerden birisi Japon otomotiv firması Honda’nın Avrupa Birliği’nde bulunan tek otomobil fabrikasını kapatmaya karar vermesi oldu. İngiltere’nin küçük şehirlerinden Swindon’da bulunan Honda fabrikası yılda 140 bin Honda Civic üretiyor ve çoğunluğu Swindon şehrinden olan 3,500 çalışan bulunduruyor. Kapatma kararının alındığı tarihin Brexit tarihine yakın bir zamana denk gelmesi akıllara bir bağlantı olup olmadığını getiriyor. Her ne kadar Honda firmasının yetkilileri bu kararın Brexit’le hiçbir alakasının olmadığını açıklasalar da, zamanlama ve mantık açısından bir ilişki olmadığını düşünebilmek çok zor olmalı.. Nissan’ın da aynı dönemde X-Trail modelinin üretim oranında azalmaya gideceğini açıklamasının ardından İngiltere için ekonomik alanda sıkıntılar belirecek gibi gözüküyor. Brexit antlaşması olmadan AB’den ayrılınması halinde işsizlik oranında yukarıya doğru bir yönelim başlayabilir.

.

Dünya’dan Ekonomik Veriler

Küresel ekonomi için ise olumsuz veriler gelmeye devam ediyor. Çin’deki ekonomik ilerlemenin yavaşlaması konuşulurken Japonya’nın PMI (Purchasing Managers’ Index=Satın Alma Menajer Endeksi)’nin iki senedir ilk defa 50 oranının altına düşmesi ülke ekonomisinin yavaşladığını gösteriyor. “Küresel ekonominin yavaşlama endişesi” Japonya PMI endeksinin 50 altına düşmesine sebep olan önemli konulardan biri olarak öne çıktı. Aynı zamanda Japonya ihracat göstergeleri de beklenenden fazla düştü. Japonya’nın sanayi ve dolayısıyla ithalat ihracat kapasitelerinin çok üst seviyelerde olduğunu düşündüğümüzde bu verilerin olumsuz seviyelerde bulunmasının küresel ekonomiye olumlu katkıda bulunmayacağı net bir şekilde gözüküyor.

.

Çin ve Japonya dışında AB ve Almanya’da işler pek iyi gitmiyor.

Avrupa Birliği Merkez Bankası (ECB) yönetim kurulu üyesi Francois Villeroy de Galhau Avrupa ekonomisi durgunlaşmıyor fakat yavaşlıyor diyerek önlem alınması gerektiğini belirtti. Alman ekonomisi geçen yılın üçüncü çeyreğine göre -0.2 daralmıştı. Dördüncü çeyrekte ise geçen yıla göre aynı seviye de kaldı. Üst üste iki negatif çeyreğin resesyon olarak tanımlandığını belirtmekte fayda görüyoruz.

Naçizane…

Bu yazımızda Türkiye haberlerinden ziyade Dünya gündemini paylaşmayı istedik. Sebebini ise aşağıda anlatmaya çalıştık.

Her bir bireyin Ekonomiyle doğrudan bir ilişkisi olduğunu biliyoruz. İnsanoğlu yaşadığı müddetçe üretimin veya tüketimin bir parçası olmuştur ve olacaktır. Bu sebeple ülkemizde eğitim hayatını sürdürmekte olan tüm lisans öğrencilerimize son dönemde ve geçmiş yıllarda yaşanmış yerel ve küresel ekonomik krizlerin objektif olarak incelemelerinin anlatıldığı bir ders verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her krizin kendine has bir sebep-sonucu olsa da bu krizlerin kaynağını bilmemiz bizlere; toplumu oluşturan tüm bireylerin kendince önlem almasına, gelmekte olan ekonomik sıkıntılara engel olunamasa dahi, birey olarak vizyoner bir şekilde hareket ederek sıkıntı kapıyı çalmadan onu fark edip birey olarak tedbir alınmasına yardımcı olacaktır.

Ülkece ithalat, borç ve tüketim ekonomisinden uzaklaşarak üretim, ihracat ve tasarruf ekonomisine dönmeliyiz.

Tabi ki tasarruf önemli bir önlem fakat tasarruf yapan toplum ülke ekonomisine yalnızca nefes aldırır. Önemli olan kazanılan bu süre içerisinde ulus olarak üretime odaklanarak, ARGE’ye yönelerek, ulusal markalar yaratabilmek için çalışmalara başlamalıyız.

Bilinçli, sorumluluk ve vizyon sahibi bir toplum olarak üretim odaklı olup, liyakatın önemini fark edip, her zaman ama en çok sıkıntılı dönemler arifesinde ekonomik sıkıntıyı farkedip tasarruf etmeyi başarabilirsek, sebebi ve hedefi ne olursa olsun her türlü ekonomik sıkıntıyı bertaraf edebileceğimizi düşünüyorum.

Eğer beğendiyseniz, lütfen paylaşınız...

Mehmet Cihat Altay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir