ABD – Çin ve 2019!
ABD – Çin ve 2019!
Yıl boyunca birçok sıkıntıyla cebelleşen küresel piyasalar 2019’un son haftalarını nispeten daha sakin geçiriyor. Yaklaşık iki senedir gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden ticaret savaşları, küresel risk iştahının erimesine en önemli sebeplerden biri olarak göze çarparken, dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşlar ve protestolar, tüm bu sıkıntılara adeta tuz biber oldu.
ABD Dolar Endeksi..
Dolar endeksi (DXY) 2019’un ilk gününden bu yana %1.1 civarında değer kazanmış olsa da yalnızca son üç iş günü içerisinde %0.8 gibi bir değer kaybı yaşadı. Faz-1 anlaşmasının önümüzdeki günlerde imzalanacağının açıklanması ile artan risk iştahı doların kan kaybetmesine yol açtı. Olumlu gelişmeler ile riskli varlıklara ve para birimlerine yönelen sıcak para gelişmekte olan ekonomilere yılın son günlerinde nefes aldırmayı sürdürüyor.
Yılsonuna yaklaştığımız bu günlerde fonların uzun pozisyonlarını kapatmasının da doların güç kaybetmesine neden olan önemli etkenlerden biri olduğunu belirtmekte fayda var. Kısacası, son günlerde düşüşe geçen DXY, piyasaların yarasını sarıyor.
İki ülke arasında gerilimin azalması ABD borsalarında da rekor üstüne rekor yaşanmasına vesile oluyor. FED tarafından hazırlanan akademik bir rapor ise faz-1 anlaşmasıyla rekorlar kıran ABD borsalarının bu hareketini bir başka yönden bakarak açıklıyor; “ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’li imalatçıları korumak ve güçlendirmek adına tarifeleri yükseltme stratejisi geri tepti, iş kaybı ve yüksek fiyatlara sebep oldu.”. Faz-1 ile sağlanan ticari ateşkesin olumlu etkisi ise malum..

Ticaret Savaşlarında Karşı Cephe, Çin..
Son yıllarda yükselişindeki momentumu kaybetmeye başlayan Çin ekonomisi, ticaret savaşıyla beraber çok daha seri bir şekilde yavaşlamaya başladı. ABD cephesinden ardı ardına gelen gümrük vergileri ile ekonomik darbeleri, iç piyasaya sağladığı genişleme paketleri ve hamleleri ile savuşturmaya çalışan Çin hükümeti ve merkez bankası bu hususta çok da başarılı olmuş sayılmaz. Yavaşlayan ekonomiye rağmen rekor seviyede artan domuz fiyatlarıyla yükselen enflasyon, parasal genişleme politikalarında cesur hamlelere bir nebze de olsa engel oluyordu. Çünkü parasal genişleme hamlelerindeki cesur adımlar enflasyonu yükseltecek, USDCNY paritesindeki yükselişi hızlandıracak ve böylece halihazırda yavaşlayan Çin ekonomisi faiz artışları ile karşılaşabilecekti.
Çin ise nispeten daha yumuşak hamlelerle iç piyasayı canlandırmaya çalıştı. Yuan’ın ABD dolarına karşı değer kaybetmesine belli bir oranda izin veren Çin, karşı karşıya kaldığı gümrük vergilerinin negatif etkilerini USDCNY’yi 7 seviyesinin üzerinde kalmasına izin vererek savuşturmayı amaçladı. Aynı zamanda Yuan’ın daha da fazla devalüe olmasına izin vermeyerek yüksek seviyede döviz borcu olan özel sektörün yükünü de düşünmüş oldu.
Ticaret savaşlarının faz-1 anlaşmasının duyurulmasının hemen ardından USDCNY tekrar 7 seviyesine dönmüş durumda. Çin ekonomisinin bu denli durağanlaşmasına en büyük sebep olan ticaret savaşları faz-1 anlaşması ile hazır buzdolabına kaldırılmışken Çin merkez bankası, Çinli bankalara uygulanacak faiz için yeni bir rota çizdi ve finans sisteminde yeni bir liberalleşme adımına imza attı. Yeni rejime göre bankalar bundan böyle kredi faizlerinde eski gösterge faizi kullanmayacak ve yeni bir faiz oranını baz alacak. Yeni kredi faiz oranı ise 18 bankanın müşterilerine sunduğu en iyi kredi prim faizlerinin (LPR: Loan Prime Rate) ortalaması olarak uygulanacak.
Kısacası eski gösterge faiz %4.35 seviyelerinde iken bundan böyle yeni hamleyle beraber kredi prim faizi yani %4.15 baz alınacak. Bu şekilde piyasaya daha uygun kredi imkanı sağlanabileceği öngörülüyor. Çin ufak ufak ekonomiyi canlandırma amaçlı genişlemeci hamlelerine devam ediyor.
Ticaret Savaşı Geç Kalınmış Bir Hamle mi?
İki süper güç ülke arasındaki ticaret savaşının ABD’nin Çin’e karşı rekor seviyelerde yaşadığı ticari açığa engel olmak istemesiyle başladığı belirtilse de, bunun yalnızca bir ticaret savaşı olmadığı da ortaya çıkmış durumda. Teknoloji savaşının da boy göstermeye başladığı son dönemde Financial Times’ın 30 Aralık 2019 tarihli haberinde iki ülke arasındaki çekişmeye başka bir boyuttan bakılmış.
Financial Times haberinde Çin’in 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasının ardından ihracatındaki sert artışla ABD’nin ihracat hegemonyasına son verişi gözler önüne serilmiş.

Yukarıdaki haritada da görüldüğü üzere 2000 yılında ABD (mavi) dünyanın her bir köşesinde ihracat hususunda üstünken yaklaşık 19 yıl sonra bu üstünlük neredeyse tamamen Çin’e (kırmızı) geçmiş durumda. İki harita arasındaki müthiş farklılık akıllara bir başka soruyu getiriyor; ABD’nin ticaret savaşı hamlesi geç kalmış bir hamle mi?
Başkan Yardımcısı ve Beyaz Saray Ticaret Danışmanı, ekonomist Peter Navarro olaya farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak şöyle demişti; “Başkan Donald Trump’ın ticaret savaşını başlattığı algısı tamamen yanlış. Amerikan halkı yıllardır adil olmayan ticaret nedeniyle darbe yemeye devam ediyor. Aslında Başkan Trump çoktan başlamış bir ticaret savaşını sonlandırmak için önlemler alıyor!”
Şimdilik faz-1 anlaşmasıyla sular durulmuş ve iki ülke arasındaki ticaret dengesi bir nebze rayına oturtulmuş olsa da Çin’in küresel piyasalarda olan ihracattaki ezici üstünlüğü kolay kolay kapanacak gibi gözükmüyor.
2020’ye günler kala piyasalar sakinliğini korurken 31 Aralık Salı günü açıklanacak olan Çin NBS Satınalma Yöneticileri Endeksi bekleniyor olacak. Haftanın devamında da ABD’de FED toplantı tutanakları takip edilecek.